Laeken Kraliyet seraları
Tüm dünyayı etkileyen COVID-19 salgını nedeniyle zor bir dönem geçirmekteyiz.
İnsanların kendilerini izole etmesi sebebiyle maske, mesafe, temizlik kurallarına alışma süreci bizlere alışık olmadığımız bir durumu yaşattı.
İlkbaharın gelmesiyle birlikte kurallar dahilinde uygulanan serbestlikler insanları biraz olsun rahatlattı.
Her yıl 13 Mayıs ve 6 Haziran tarihleri arasında Laeken Kraliyet Sarayının seraları halka açılıyor.
Bizde bu fırsatı değerlendirelim dedik ve ailecek (internetten yerlerimizi ayırtarak) güzel bir gün geçirdik.
Bu yıl pandemi kısıtlamalarından dolayı seraların tümünü gezme şansımız olmadı ama Kraliyet Sarayının muhteşem bahçesinde önceden belirlenen parkuru gruplar halinde takip ederek bir gezinti yaptık ve gezimizi sera ziyareti ile tamamladık.
Seralarla ilgili kısa bilgiler
Laeken Kraliyet Sarayının bulunduğu alan ve seraları hakkında biraz bilgi vermek istiyorum:
Kraliyet sarayının bulunduğu alan 194 hektar.
Seraların bulunduğu kısım 15 hektar.
Seraların cam kubbeleri ve üst kısmı 2,5 hektar.
Seraların yapımında 651 ton demir ve çelik kullanılmış.
Seraların içerisinde 200 yıllık tropikal bitki ve ağaç türleri mevcut.
Seralarda çalışan 60 bahçıvan ve çevre düzenleyici var.
Yılda 100.000 kişiyi bulan ziyaretçi kapasitesi.
Kraliyet sarayının etrafında müze anlayışı
Laeken Kraliyet Sarayı seralarının yapımına Kral II.Léopold dönemde başlanmış.
Kral II. Léopold, o dönem de ziyaret etmiş olduğu internasyonal fuarlardan ve özel seyahatlerinden çok etkilenerek, Laeken Kraliyet Sarayını ve çevresini bir açık hava müzesi haline getirtmiş.
Bu yüzden sarayın çevresinde tarihi Çin Pavyonu, bir tane çivi bile çakılmadan yapılmış kırmızı renkte ahşap Japon Kulesi halen dimdik ayaktalar.
Seraların inşaatına 1873 yılında mimar Alphonse Balat tarafından başlanmış. Seralar sadece demir, çelik ve cam kullanılarak inşa edilmiş.
Sera çalışmaları mimar Balat’ın 1895 yılında ölümüne kadar devam etmiş ve daha sonra Girault ve Maquet adında diğer iki mimar tarafından 1905 yılında tamamlanarak ziyarete açılmıştır.
Seraların inşatı yaklaşık 30 yıl sürmüştür.
Laeken Kraliyet seraları, Belçika’da 19. yüzyılda inşa edilmiş en önemli ve muhteşem yapılar içerisinde sayılmıştır.
Seralarda stil ve tarz olarak “Art Nouveau” tarzı kullanılmıştır.
Bizim gezmiş olduğumuz Kongo serası kare şeklinde inşa edilmiş olup 30 metre çapındadır. Büyük bir sekizgen kubbe ve dört küçük kubbesi ile muhteşem bir mimarı özelliğe sahip. 2016 – 2019 yılları arasında kapsamlı bir restorasyondan geçirilmiştir.
Tropikal bitkiler ve bitki çeşitliliği
Bu seranın içerisinde (adından da anlaşılacağı gibi), o dönemde Belçika’nın sömürgesi olan Kongo‘dan, tropikal bitki ve ağaçlar getirtilmiş fakat zamanla iklim şartlarına dayanamamışlar. Onların yerine, yeniden Belçika iklimine daha çok dayanıklı bitki ve ağaç türleri dikilmiş.
Çin, Kanada palmiyeleri, muz, tarçın, ejderha, kauçuk ağaçları, nemli ortamda yaşayan eğrelti otları, yüzlerce egzotik, tropikal, zengin bitki ve ağaç türlerinden oluşan bu büyüleyici ortam görülmeye değer.
Kral II. Léopold‘un en sevdiği koleksiyonu olan kamelyalar halen göz kamaştırıyor.
Seraların içerisinde 200 yaşında olan ağaç türleri mevcut.
Kral II. Léopold’un 1860 yılında uzakdoğu seyahatinden getirdiği Çin vazoları ve çiçek saksıları çok ilginç dekorasyonlarıyla tarihin izlerini taşıyorlar.
Bu olağanüstü bitki çeşitleri ve tropikal ağaç türleri koleksiyonu, paha biçilmez değere sahip.
“La serre Embarcadère” denilen davetlileri gezdirmek ve resepsiyonlar için kullanılan başlama noktası güzel bir manzaraya sahip.
Buradan davetlilerle “Jardin d’hiver”e (Kış bahçesine) geçiyorsunuz.
Çöp arıtma fabrikası seralara ısıtma enerjisi sağlıyor
Palmiyeleri ve nemli ortamlarda yaşayan değişik bitki çeşitlerini gördükten sonra son olarak büyük pencereli ve ısıtma sistemli “Orangerie” bölümüne geçiliyor.
Burası soğuk havalarda büyük saksılara ekilen narenciye meyvelerinin yanı sıra, donmaktan korunan diğer bitkilerin bulunduğu kapalı yer.
“Orangerie” ilk defa Rönesans döneminde İtalya’da başlamış. Kemerlerin sakladığı pasajları camlayarak modayı başlatan İtalya’da buna “Limonaria”da deniyormuş.
Seraların bir diğer özelliği, kış aylarında belli bir sıcaklıkta tutulması.
Bu gereksinimden dolayı ” Neder Over Heembeek” te bulunan “incinérateur” çöp yakma fırınlarında yakılan çöplerden elde edilen enerji, yer altından döşenen 4,5 kilometre uzunluğundaki borularla, Laeken Kraliyet alanındaki seralara aktarılıp ısıtma sağlanıyor.
“Regie de bâtiment” Tarihi binalar yönetimi, 25 yıl boyunca seraların ve Kraliyet binalarının %90 nını ısıtma işini üstlenmişler.
Kış aylarında Kraliyet seraları bu sayede belli bir sıcaklıkta tutulmaktadır.
100 yıldan beri her sene, aksamadan, üç hafta boyunca Kraliyet sera ziyaretleri geleneği, büyük bir titizlikle devam etmektedir.
Sizde gelecek yıl, bu tarihi seraları gezmeyi ve içerisinde barındırdığı çok özel tropikal, egzotik bitki ve ağaç türlerini görmek istiyorsanız ihmal etmeyin derim.
Sağlıcakla kalın.
0 Comments