Nâzım Hikmet’le ilk tanışmam
Foto: Mieke Debrabandere tarafından kitaptan çekilen Abidin Dino’nun resimleri
Nederlandse versie van dit artikel: Mijn eerste kennismaking met de Turkse dichter Nâzım Hikmet
‘Hapisten Çıktıktan Sonra’ şiirinin başlığı, burada başka şeyler de olduğunu düşünmeme neden oldu. Nâzım Hikmet hapisten yeni çıkmış. Saat gecenin biri ve şair ile karısı evin ışığını henüz söndürmemiş. Karısıyla beraber evdeki bütün kitapları masanın üzerine sermişler. Durdukları masanın üzerinde kitaplar; adaletli, dürüst ve özgür görünüyor.
‘Türk Şiirleri’ kitabı Masereelfonds tarafından Belçika’da 1981 yılında yayımlandı. İnce, yeşil kapaklı bu kitabın yazarı Nâzım Hikmet’tir. Çok önemli, büyük Türk Şairi Nâzım Hikmet’i ilk kez o kitapla tanıdım. Yağmur yağıyordu. Karıma kitaptan bir şiir okudum:
“Yavrum,
Kız olursa tepeden tırnağa anasına benzesin istiyorum,
oğlan olursa, boyu bosu bana.
Kız olursa elâ elâ baksın,
oğlan olursa maviş maviş.”
‘Hapisten Çıktıktan Sonra’ şiirinin başlığı, burada başka şeyler de olduğunu düşünmeme neden oldu. Nâzım Hikmet hapisten yeni çıkmış. Saat gecenin biri ve şair ile karısı evin ışığını henüz söndürmemiş. Karısıyla beraber evdeki bütün kitapları masanın üzerine sermişler. Durdukları masanın üzerinde kitaplar; adaletli, dürüst ve özgür görünüyor. Işıkları henüz söndürmemişler, birbirlerinin varlığından sonuna kadar keyif almak istiyorlar. Eşi ne de olsa hamileliğinin beşinci ayında ve doğacak çocuklarının nasıl görüneceğine dair güzel hayaller kurmanın zevkini yaşıyorlar. Ama kara düşünceler basıyor tekrar. Belki de şairin evi bir kez daha baskına uğrayacak ve onu kitaplarıyla birlikte gene alıp götürecekler.
Kitapta Abidin Dino’nun çizdiği harika resimler var. Şairi tasvir eden çizimler. Ayrıca yerde yatan bir adam. Bir sonraki sayfada “Beyazıt Meydanı’nda Ölü” şiiri ile. Başörtülü bir kadının mahzun gözleri ile çok güzel bir resim daha… O kadın, Şerif Gören ve Yılmaz Güney’in Yol filmindeki (Yol-1982) genç Kürt kadını, Gülbahar’ı anımsatıyor. İzinli 5 tutukludan biri olan Ömer, Suriye sınırına yakın köyüne döner. Kendisini, uçsuz bucaksız düzlüklerde at sürerken hayal eder. Köyüne ulaştığında toprağı öper.
Bu benim Türk kültürü ile ilk tanışmamdı. Çok sonra Türk dili ve edebiyatını derinlemesine öğreneceğim kapsamlı bir çalışmaya başladım. Bu muhteşem ülkeye yaptığım seyahatler sonunda tüm eserlerini biriktirdiğim Nazım Hikmet, benim en sevdiğim şair oldu.
Ortak çeviri: Müjde Paralı Van Gorp /Binfikir
0 Comments