ÜLKELERİN DİLİ
Değerli okurlar, sevgili dostlarım. İlke olarak (bu iki yıl dışında) her yıl, kimi zaman yılda iki kez, genel olarak yılda bir kez ,en az dört gün , en fazla 15 gün görmediğimiz ülkeleri görmek için bazen otobüsle, bazen kendi arabamızla, bazen uçakla geziyor, ziyaret ediyoruz. Gezeceğimiz ülkeler hakkında ön bilgi edinerek hazırlıklı olarak gidiyoruz. İlk gün, her ülkede olan turistik iki katlı otobüsle geziyor, çok beğendiğimiz yerlerde ise otobüsten inerek, 10 ya da 15 kilometre yürüyerek geziyor notlar alıyor, arada soluklanmak için bir kafede, bir barda kahve ya da o ülkeye özgü içkisini yudumlayarak dinlenip tekrar yola koyuluyoruz. Yıllarca bu böyle, eşimle yeni bir yer, ülke görmek bizi varsıllaştırıyor diye düşünüyoruz. Varsın üç ayakkabı, bir ceket, gömlek almasak da olur. Ama kültürel gezimizi yapmadan olmaz. Bizim insanımız genel olarak, hep bizim ülkemiz güzel, denizi, güneşi, dört mevsimi var diye düşünür. Elbette bizim ülkemiz güzel, ancak ;dünya daha güzel. Yıllar önce ( 10/04/2002-Brüksel) böylesi kültürel gezi sonrasında yazdığım ve Kanada’da İngilizceye çevrilmiş şiirimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ülkelerin Dili
Fransa deyince akla
En güzel kravat
Ve kırmızı şarap
Sonra zarif bir kadın oturuşudur
Kendinde.
İspanya
Biraz paela, biraz kan
Biraz da faşizme karşı
Tek yumruk oluştur :”No Passaran “
Portekiz, süngüsü yerine
Tüfengine
Namlu ucuna kondurulmuş
Kırmızı güldür
Darbelerden
Kızaran.
İtalya, biraz el kol hareketi
Güzel giyimdir sonra
Sonrası makarna kokusudur
Biraz da ateşte kalmış
Sevdadır ateşli
Avusturya, genç sivri
Ucu karlı dağ ve keman sesidir
Biraz da vals.
Macarlar,
Biraz incelik
Biraz keman sesi
Ve kelebek nefesi
Sayılırlar.
Biraz kesmeşeker bıyık
Düzenli çalışan makine intizamıdır
Hem çalışmış
Hem de tüm organların
Verilmiş hakkıdır.
Ekşi bira kokusudur ya
Almanya.
İngiltere deyince nesi :
Buz gibi uzaktan insana bakış
Sonra soğukluk
Sonra üç kelimeye sığdırılan sömürü
-Mister,Plaese,Thank you-
İki asra sığdırılmış
Güneşi batmayan imparatorluk
Çokça deniz mavisi.
Yugoslavya
Biraz yüksekten bakış
Kardeş türküleriydi
Bir ağızdan haykırılan
Beraber ve solo türküler kimindi
Hüzün koksalar da
Ayrı ayrı söyleniyor şimdi.
Kartal yuvası sayılır
Feodal, keçeli bir duruştur
Öfkesi hep kabarık
Arnavutluk.
Kar üstünde kan damlaları
Devrim için sürülen iz
Karın rengini taşıyan beyaz beniz
Paylaşmak için düşünceyi ve kendini
Buzunda ayazında Moskova’nın
Tanırız, sakalıyla Lenin’i
Şimdi mi ?
Bölündüler birçok sayıya
Kuzey komşumuz Rusya.
Finlandiya,İsveç,Norveç
Kıyılarından çabuk geç
Tanımak istersin oysa
Vikinglerin sarışın torunlarını
Kaparsın, uzun kış bunalımlarını
Şaşırtır, ünlü insan haklarıyla
Binlerce adacıklarıyla
İskandinavya.
Hiç bakmaksızın, geriye ileriye
Bir bıçak gibi girerken maviye
Karaya vurmuş deniz kızıdır
Sarışın, uzun boylu bir marka
Danimarka.
Ünlü peynir çeşitleriyle
Sevimli güzel değirmenleriyle
Çıldırtan sarı renkleri
Bir başka olur mevsimlerden güz
Deniz seviyesinde, tepsi gibi dümdüz
Dendiği anda
Akla gelir Hollanda.
Arpasıyla ünlü ürünü
Binbir çeşit birasıyla
Kızartılmış patatesin alası
Ülke büyüklüğünde Brüksel lahanası
Tadına doyulmaz yenince tek tek
Ağızlarda eriyen leziz biftek
Denince, ilk o gelir akla
Belçika.
Beyaz köpüklü dalga sesi
Doludizgin içilen Uzo’nun rengi
Coşkuyla oynanan sirtaki
Kucak dolusu mavi
Serenat yapılırken sevgiliye
Aya yaslanan
Yunanistan.
0 Yorum