Hayat bazen devrimci; ama hep evrimcidir
Version française de cet article: La vie, de la révolution à l’évolution
Nederlandse versie van dit artikel: Het leven, van revolutie tot evolutie
Tutkulu bir fikir ve güç…
Bu ikisinin birleşiminin getirdiği köklü değişim, devrimdir. Komünist devrimleri düşünün, Fransız devrimini düşünün, kapitalist devrimleri düşünün… Hepsinin ortak noktası budur. Peki komünist devrimlerin çağdaşı akımlardan daha az ömürlü olması tesadüf mü?
İnsanoğlu, doğası gereği uyum arar. Ailesiyle, eşiyle, toplum ve değerleriyle uyum ve ahenk arama isteği ile yuva kurar, işe girer, çalışır ve bu yönde hem kendisi değişir, hem de etki alanını değiştirir. Nasılki ruh halimiz, yüzümüz, yaşımız sürekli bir değişime tabii ise; fikirlerimiz de buna binaen sürekli değişir. Eski çağlarda yakılan ateşler, buluşma alanlarıydı ailenin. Yüzyıl öncesine kadar, yanan ocaklar yerini aldı. Şu an ise televizyonlu salonlar buluşma mekanımız oldu ki onun da değişmeye başladığını farkediyoruz sanırım… Çünkü değişen değişti ve insanlar değiştirebildikleri şeyleri yeni şartlara uydurarak yanında tutarken, değiştiremediği şeyleri gerisinde bırakarak yoluna devam etti…
Devrimlerin kaderi tam da buna bağlıdır: evrilebilmek. Komünizm örneğin, insanların ihtiyaçlarına göre evrilemeyecek kadar katı olduğu için başarısız olup yerini -evrilerek- sosyalizme (ve türevlerine) devrederken; kapitalizm, coğrafyaya ve insani ihtiyaçlara daha iyi uyum sağlayarak yerini sağlamlaştırdı. Çünkü her devrim bir maden ise, bunu işleyip, -yaşanılan ana göre- kullanıma hazır hale getirmek de evrimdir. Bunun içindir ki peygamber efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) buyurmuşlardır ki: “ümmetimin ihtilafı rahmettir”. Bunun sebebi; farklı toplum ve bireylerin, katı ve mutlak değişmez bir sistemden ziyade uyuma ve ihtiyaçlara adapte olabilen bir sisteme fıtratı ve yapısı gereği daha yatkın olmasıdır. Çünkü her çiçeğe konabilsen de peteğine koyabildiklerindir bal olan.
Aşk
İlk görüşte aşk devrimdir! Bir anda belirir; tutkuludur, güçlüdür ve bir anda var olan tüm doğrularını yıkabilir. Mümkün müdür? Kesinlikle! Bu bağlamda evrimi de denklemin içine katacak olursak, birbirine ayak uydurabilmenin adı da evrim olur. İlk görüşteki o çekim ne kadar güçlü olursa olsun, zaman geçtikçe yerini ahenkli bir uyuma, aynı frekanslarda, “dengi dengine” bir sedâya bırakmıyorsa; heyecandan, aşka evrilememesinden korkulur.
Pandemi
Korona salgını da bir bakıma apansız bir devrim gibi girdi hayatımıza. Yıkıcılığının en büyük nedeni, realiteleri değiştiremiyor olmamızdan ziyade kendimizi bu yeni koşullara hemen adapte edemiyor oluşumuz. Uzman psikologlarca da bahsedildiği gibi, ilk başta kendimize telkin etmemiz gereken de tam olarak şu olmalı: “bu büyük bir değişim, ayak uyduramamam ve huzurlu hissedememem normal. Ama yapabilirim, sadece bunun için zamana ihtiyacım olacak…”.
Kendimizi bu ilk buhrandan kurtardıysak, ikinci adıma hazırız demektir: “yeni normal ve sonrası için hayatıma daha iyi nasıl devam etmeliyim?”. Cevabı kişiden kişiye değişmekle beraber, ortak olarak hesaba katmamız gereken düsturumuz pekala şu olabilir:
You can’t rush things that you want to last forever…
Sonsuza kadar sürmesini istediğin şeyler için acele edemezsin. Bugün, hayatının geri kalanının ilk günü ise ve böylesine büyük bir değişimden daha güçlü bir şekilde çıkmaksa gayeniz, hiçbir şeyin bir anda olmayacağını kabullenmelisiniz. Ne bir anda güneş doğar, ne bir anda mevsim değişir, ne de bir anda menzilinize varırsınız. Tabiat böyle işliyor iken, bizlerde de tabiatın bir parçası olarak işlerin farklı yürüyeceği elbette düşünülemezdi. Tabiatın akışına ters gibi gözüken (lakin olmayan) teknolojik iletişim araçlarıyla birlikte “her şey anında olabilir” ya da “her şeyi yapabilirsin” algısının bir ilüzyon olduğunu farketmeliyiz.
Gerçekten başaranlar, zaman ve emek verir. Bir günde yeni bir dil öğrenemezsiniz ama zaman ve emekle bir kaç ay yeter. Yahut yeni bir okul? Yeni bir kariyer? Yeni bir hayat? Karavanla uzun bir seyahat? Hayatta istediğiniz çoğu şey sadece biraz zaman ve emek uzaklığındadır.
Bu bilince tam anlamıyla sahip olduğunuzda ise, maksudunuz (hedefiniz) ile aranızda hiçbir şeyin kalmadığını göreceğiz.
Güzel maksudlar dileğiyle!
0 Yorum