Siyasette Kadın Damgası
Federal hükümette Türk kökenli bakan yok diye üzülen arkadaşlar var. Göstermelik fazla etkili olmayan bir görev almaktansa hiç almamak daha iyidir. Ancak bu hükümette yer alan partilerdeki 2 Türk kökenli politikacımız hükümet politikalarına yön verecek güce ve etkiye sahip. Muhalefette ise etkili bir ses var.
Henüz Belçika başbakanı değilken “Gelecekte yaşıyoruz şimdi ve gelecek bir kadın. Yalnız biz bunu henüz anlamış değiliz. Kadın ve kadın hakları, toplum için yaşamsal öneme sahip olan ilerlemenin anahtarıdır.Yüzeysel değerlendirmelerle Avrupa’da kadın sorunlarının çözüldüğüne ve bunun dünyanın geri kalanının sorunu olduğuna inanıyoruz. Ancak bu doğru değil. Daha iyisini yapmalıyız” diyen Alexander De Croo, Başbakan Yardımcısı ve Belçika Kalkınma İşbirliği Bakanı olarak yaptığı çalışmalarla, dünya ve Belçika’da kadınların rolünün çok az fırsat ve çok fazla önyargıyla dolu olduğunu keşfetti.
YÜZDE YÜZ EŞİTLİK
Yazdığı “Kadınların Çağı. Neden Feminizm Aynı Zamanda Erkekleri Özgürleştirir” adlı kitapta, yüzde yüz kadın erkek eşitliği talebinde bulundu.
493 gün sonra kurulan 4 eğilimli (Sosyalistler, Yeşiller, Liberaller ve Hıristiyan Demokratlar) 7 partili Vivaldi koalisyonunun başbakanı olan Flaman liberali De Croo’nun kabinesi 10 kadın ve 10 erkek bakan dağılımı ile Belçika’daki en fazla kadın bakanın görev aldığı federal hükümeti temsil ediyor. Yine deneyimli trans siyasetçi Petra De Sutter da Belçika’nın ilk trans bakanı oldu. Bakanların yaş ortalaması 44. De Croo, 9 yıl sonra federal başbakan olan Flaman özelliğiyle de dikkat çekti.
De Croo ile birlikte hükümet kurmakla görevlendirilen ve imkânsız bir misyonu başaran ikiliden biri olan Frankofon Sosyalist Partisi PS başkanı Paul Magnette, kimin başbakan olacağına yönelik soruya esprili bir yanıt vermiş “Seçmekte zorlandık, yazı tura attık. Alexander denk geldi ama bu harika bir tercih” deyince bu bizim Türk basınında “Belçika başbakanı yazı tura ile belirlendi” başlığıyla ciddi habere dönüştü.
Federal hükümet açıklanınca bizim Belçikalı Türkler koro halinde “3 Arap kökenli bakan var. Bir tane bile Türk yok” diye üzüntülerini dile getirdiler. “Federal hükümette Türk kökenli bakan yok diye üzülen arkadaşlar var. Göstermelik fazla etkili olmayan bir görev almaktansa hiç almamak daha iyidir. Ancak bu hükümette yer alan partilerdeki 2 Türk kökenli politikacımız hükümet politikalarına yön verecek güce ve etkiye sahip. Muhalefette ise etkili bir ses var” diye anlatmak zorunda kaldım.
Türk kökenli Meyrem Almacı, Flaman yes¸illeri Groen bas¸kanı olarak hükümete yön verecek güç ve etkide. 2 tane de bakanları var kabinede. Enerjiden ve kamu kurumlarından sorumlular. Kendi bakan olmak istemedi. Diğer Türk kökenli Funda Oru, Flaman sosyalistleri SP.A Başkan Yardımcısı olarak etkili. Bakan yapılabilirdi örneğin ama parti risk almayıp bu zor dönemde daha deneyimlileri tercih etti. Muhalefette de daha soldaki PVDA partisi senatörü Ayşe Yiğit etkili bir isim. Bu 3 kadın Belçika federal siyasetine damga vuruyor.
Çok partili federal hükümet programına kardeş partisi Frankofon yeşilleri Ecolo ile nükleer santralların erken kapatılması, çevre ve iklim değişimine duyarlı önlemler alınması gibi yeşil renkleri katmanın gururunu yaşayan Flaman yeşiller partisi Groen Başkanı Meyrem Almacı, partisinin 2 yeni bakanına başarılar diledi. Almacı, “Şimdi sağlık, sosyo-ekonomik ve iklim kriziyle mücadele etmek için gerekeni birlikte yapmalıyız. Bu zorlukların üstesinden ancak birlikte uyumlu bir şekilde çalışarak gelebiliriz” diye düşünüyor. Ayrıca kardeş partileri Frankofon yeşilleri Ecolo varlık sebebi “Çevre ve İklim Bakanlığı”nı bir yabancı/Arap kökenliye verdi.
MİNİMUM NET EMEKLİ MAAŞI 1500 AVRO
Genç ama tecrübeli politikacı Flaman sosyalistleri SP.A Başkan Yardımcısı Funda Oru, yeni hükümetten umutlu. Heyecanını bizimle paylaştı: “Koalisyon anlaşmasında bizim sürekli mücadelesini verdiğimiz en düşük gelirlerin ve emekli maaşlarının artırılması, sağlık hizmetlerine yatırım yapılması ve sağlık çalışanlarının çalışma koşulları ve maaşlarının iyileştirilmesi, sokakta daha fazla güvenlik ve sosyal açıdan adil bir iklim planı yer alıyor. En düşük net emekli maaşı 2024 yılına kadar yaklaşık 1500 Avro’ya çıkarılacak. Hastalık, işten çıkarılma vb. nedenlerle kayba uğrayan şansız kişilerin yoksulluğa karşı korunmaları için asgari sosyal destekleri artırıyoruz. Çalışanları ise alım gücü artırılarak ödüllendiriyoruz. Bunu nasıl yapacağız? Akıllıca yatırım yaparak, insana, ekonomiye ve iklime yatırım yaparak. Böylece ekonomi yeniden büyüyebilir, karşılığını verir ve gelirler ekonomimizi ayakta tutan insanlara geri döner. Apple, Amazon ve Google gibi büyük şirketler, dijital vergi yoluyla ekonomiye daha adil katkı yapmak zorunda kalacaklar. Çokuluslu şirketlere minimum vergi getirilmesi de bizlerin çabasıyla koalisyon anlaşmasına girdi.”
Muhalefetteki senatör Ayşe Yiğit (PVDA) ise “hükümetin insanlara bir nebze olsun soluk aldıracak her icraatını desteklemekle beraber, daha cesur kararlar için baskı oluşturmaya, bunun için toplumu seferber etmeye, alternatif çözümler geliştirmeye ve bu alternatiflerin bir modeli olmaya devam edeceklerini” belirtiyor.
Almacı, Oru ve Yiğit gibi Belçika siyasetine ve Belçika’nın geleceğine yön verebilecek politikacılara ihtiyacı var Belçika Türk toplumunun ve Belçika’nın. Gelecekte yaşıyoruz şimdi ve gelecek bir kadın. Belçika siyasetindeki Türk kökenli kadınlar bunun farkındalar.
(Not: İlk olarak 18 Ekim 2020 Pazar günü Cumhuriyet gazetesinde yayımlanmıştır.)
0 Yorum